TAZLAR KÖYÜ TARİHİ
Köyün Kuruluşu : Köyümüzün tahmini 1750-1780 yılları civarında kurulmuş olabileceği düşünülmekte olup yaklaşık olarak 250-300 yıl civarında bir geçmişi bulunmaktadır.
İlk kuruluş yeri bugün koca fırın olarak da bilinen ve hemen yanında hoca mektebi, eski caminin olduğu yer ve aşağı bölgelerinde birkaç evle başlamış daha sonra koca çeşme yanlarında yerleşim devam etmiş, ailelerin büyümesi ve yeni evler yapmalarıyla söğütler içi ve yukarı mahalle istikametinde genişlemiştir.
Hacılar diye bilinen, aslında göçebe hayatı yaşarken bu bölgenin konumunu beğenerek yerleşen, köyün ilk sakinleri (bugün bu sülaleden köyde yaşayan birey bulunmadığı söylenmektedir) hemen akabinde Davutlar sülalesinin ilk dedeleri olarak bilinen ailenin de yerleşimiyle küçük bir yerleşim yeri haline dönüşmüştür. Hacılar ailesinin bu bölgeyi seçmesindeki nedenin tamamen stratejik amaçlı olduğu söylenmektedir. Güney Kasabasının olduğu alan bu gün olduğu gibi geçmişte de yol güzergahı olarak kullanılmaktaymış. Bu bölgeden gelip geçen eşkıya gruplarının köy evlerini görmemeleri ve baskınlara gelmemeleri için yerleşke yerinin aşağıdan bakıldığında görülmeyecek şekilde konumlanmış, korunaklı bir tepe arkası olarak tercih edilmiş olduğu söylenmektedir.
Hacılar ailesinin 5-6 civarında erkek çocukları olduğu, bunların tamamının Rus harbinde cepheye gittikleri ve bir daha geri dönmedikleri anlatılmaktadır. Geriye kalan aile fertlerinin ise nereye gittiği bilinmemektedir. Küçük yerleşke hemen sonraları omarlar sülalesinin ilk dedelerinin koca çeşme yakınlarına, çavuşlar sülalesinin ilk dedelerinin söğütler içi bölgelerine yerleşmeleriyle büyür ve gelişir. Köyün başlangıcını oluşturan bu sakinlerin daha fazla komşuya ihtiyaç duymalarıyla diğer illerden, çevre kasabalardan ya da yakın köylerden gelen kişilerin yerleşmeleriyle bir köy halini almıştır.
Köyün İsmi: Köyün ismi bir zaman Gaziler olarak zikredilmeye çalışılsa da köy sakinlerinin çoğunun av ve avcılık merakıyla ve yanlarında bulundurdukları tazı köpekleriyle avlanmaya çıkmalarıyla Tazılılar olarak yerleşmiş olduğu anlatılmaktadır. Resmi kayıtlara ise bugünkü ismiyle TAZLAR KÖYÜ olarak geçmiş ve bu isimle anılagelmiştir.
Kronolojik Sıraya Göre Bilinen Olaylar: Köyümüzün başından kuruluşundan itibaren bir çok hadise geçmiştir. Bunlardan önemli olduğunu düşündüklerimizi anlatmaya çalışacağız. Ancak bilinen tarihi daha çok 1850 yıllarından sonrasıdır yani ilk kuruluş yıllarına ait fazla bir olay bilinmemektedir.
Kuraklık Zamanı : Tahmini 1880-1900 yılları civarında köyümüzü ve sakinlerini oldukça etkileyen bir kuraklık yaşanmış, uzun süren bu kuraklık döneminde ot, saman bulamayan köylüler Köyün yukarısındaki ormandan büyük çam ağaçlarından keserek Afyon’a kadar bunları kağnı ya da öküz sürütmesiyle taşıyıp orada satarak çevre köylerinden ot saman almaya çalışmışlardır.
Rus Harbi: Rus Harbi esnasında köy delikanlılarından bir çok kişi askere alınmış ve bir çoğu geri dönememişlerdir.
Çekirge İstilası: 1890-1900 civarlarında köyümüzde bir çekirge istilası olduğu anlatılmaktadır. Geçiminin tamamını tarım ve hayvancılıktan elde eden halkın ne derecede bu istiladan etkilendiğini takdirlerinize bırakıyoruz.
Birinci Dünya Savaşı: Köyümüzden de birinci dünya savaşına katılmış ve Çanakkale’de savaşmış, şehit düşmüş ve ya gazi olarak gelmiş kişiler bulunmaktadır.
Yunan İşgali : 1919-1922 yılları arasında köyümüz de tüm ege bölgesinde olduğu üzere Yunan işgali yaşanmış ve çeşitli hadiseler meydana gelmiştir. Yunan İşgali ve o zamanlar yaşananlar köy halkını derinden etkilemiştir, ancak tek teselli edici bir durum da vardır ki köyümüzden hiç kimse bu bu işgal esnasında öldürülmemiş ve köy kadınlarına düşman askerleri tarafından herhangi bir zor kullanma olmamıştır.
Bu şekilde kötü muameleye maruz kalınmayışın en önemli sebebinin ise o sıralarda köyde kısa bir zaman ikamet eden Rum asıllı Sarı Gavur olarak bilinen şahıs olduğu anlatılmaktadır. Bu kişi Omarlar’dan Kara Mehmet’in bir nevi misafirliğinde köyde koca oda olarak bilinen yerde ikamet etmiş ve duvar ustalığı ile kalaycılık yaparak köye faydalı olmuştur. Bu zamanlarda köye düşman askerinin gelmesi ve işgalin başlamasıyla bu kişi düşman kumandanıyla birebir görüşerek köyde kendisinin kaldığını, onun köyü olduğunu ve buradakilerin kendi dostları olduğunu anlatarak köylüye zarar gelmesini engellemeye çalışmıştır. Yinede köyden birkaç kişi askerler tarafından silahların nerede saklandığına dair dövülüp sorgulansa da yaralanan ya da ölen olmamıştır. Bu sırada köydeki tüm kadınlar bir süreliğine muhtar odasında gizlenmişler, sonraları ise evlerinden neredeyse hiç çıkmadan günlük yaşamlarına devam etmişlerdir.
İşgal esnasında köyün dışarıyla irtibatını en çok Hacı Mustafa Oğlu Ömer (Çetinkaya) gizliden gizliye devam ettirmeye çalışmıştır. Ömer Dede Tokuşlardan Haydar Ağa (tarih kitaplarında kendisinden bahsedilmektedir) irtibatlıdır. Kurtuluş Savaşının Afyon’da başlamasıyla Haydar Ağadan köye gizli bir bilgi ulaşır. Afyon’dan harekat başlatılacaktır ve bunun için işgal altındaki köylere haber gelir; düşman birlikleri arasındaki haberleşmeyi mümkün olduğunca engellemek. Bu amaçla köye gelen haberleşme hatlarını Bekteş Şimşek güney meşelik alanının içerisinden keser. Ancak bu kesme olayı biraz da tesadüfi olarak gerçekleşir. Bekteş Şimşek askerde olduğu sıralarda bir süreliğine köye gelmek ister ancak Elvanpaşa’dan yukarı çıkamaz, bu esnada Güney kasabası istikametinden meşelerin arasından gelirken düşman haberleşme telgraf tellerine rastlar ve bunları keser. Haberleşme bağlantıları bozulan düşman askerleri taarruzla da birlikte geri kaçmaya başlarlar ve bu kaçış onlar için oldukça korkuludur. Öyle ki söğütler içi mevkiindeki kavak ve söğütler arası şapka ve asker çantalarıyla dolmuştur. Düşman bozulmuş ve kaçmaktadır. Bu esnada köylü sakinler de kavşak dağının taşları arasına gizledikleri silahları da alarak peşlerine düşerler. Bu takip esnasında birkaç kişi yaralanır. Elvanpaşa köyü civarına kadar bu takip sürer ve bu esnada önemli bir hadise meydana gelir. Dumlupınar mevkiinde bir bölük atlı süvari ileri hücumla buraya kadar ilerlemiştir. Ancak düşmanın Banaz tarafından tekrar toparlanması, Karacaören köyü civarından da geride kalan askerlerin gelmesiyle birlikte atlı süvari birliği bir süre iki ateş arasında kalır. Bu esnada Yeşillerden Ali Çavuş berberindekilerle Elvapaşa mevkiine kadar düşman peşinden gelmişlerdir. Bu bölgede konuşlanmış bir makineli tüfek bataryasına kadar ilerler ve ele geçirirler. Kendisi zaten askerliğini Çanakkale de yapmış bir gazi olan Ali çavuş makineli tüfek ateşiyle Banaz mevkiinden toparlanan Yunan askerine ağır kayıplar verdirir ve bu atlı süvari birliğinin yardımına yetişir. Yaklaşık yarım günlük çatışmaların ardından düşman tekrar geri püskürtülür ve bölgeden tamamen uzaklaştırılır.
İlköğretime Başlangıç: Köyümüzde ilköğretim faaliyetleri 1935-1938 yıllarında başlamıştır. İlk olarak eski camiinin bir bölüğünde eğitime başlayan çocuklar, bir yıl sonrasında eski okul olarak bilinen şimdiki köy konağı yapılmış olan yerde eğitimlerine devam eder. Bu eski bina 1990 ‘lı yıllara kadar ayakta kalmıştır. Bu zamanda 3 yıllık eğitim vardır ve çocuklar 3. sınıftan mezun olmaktadırlar. Köyün İlk resmi öğretmeni Zühtü Hoca’dır.
Dervişlik Zamanı : 1946-1947 yılları arasında Afyon’da yerleşik Murat (baba) Hoca adında bir derviş köye gelerek burada vaazlara başlar. Sonrasında arkadaşları ve köyden kadınlar başta olmak üzere zikir ayinleri yapılır. Murat Hoca ve arkadaşı Cemal Hoca köye önce bir odaya gelir sonrasında toplanılan bir yerde zikir ayinlerini yönlendirirlermiş. Ancak bir zaman sonra selam alıp verme mevzularından dolayı çıkan bir kavgadan dolayı Cemal hoca köyün birkaç genci tarafından tartaklanır ve bir daha da gelmez.
Köyden Göç: 1960 lı yıllardan sonra ise köyümüzün değerli büyüğü Asım Kocabıyık tarafından çeşitli illerde açılan fabrikalara işe girilmeye başlanmasıyla köyden şehre göç trafiği başlar. (Bu süreç yakın tarih itibarıyla bilindiğinden dolayı fazla ayrıntıya girilmemiştir).
Köylümüzün bu gün itibarıyla büyük bir kısmı, bu göç dalgasının etkisiyle, şehirlerde hayatını sürdürmektedir. 1998 yılları sonrasında ise yine Asım Kocabıyık ve Tema Vakfı işbirliğiyle köyümüzde ağaçlandırma faaliyetleri başlamış, gölet ve sulama borularının döşenmesiyle köylüye arazilerini sahiplenme, koruma ve bakımını yapma bilinci oluşturulmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmalar günümüzde meyvesini vermiş ve şehirden köye tersine göç tetiklenerek köyün yeniden daha modern bir şekilde inşası başlamış ve günümüzde de devam etmektedir.
DERLEYEN : EKREM YILDIRIM
KAYNAKLAR : HAMZA FİDAN, MÜTAHİR KARABIYIK, TAHİR KAYA